Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır. Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini âyin ve törenler serbesttir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Nitekim bu tercihin nirengi noktasını oluşturan 3.madde ile yargı ayrılığı rejiminin zaafa uğratıldığı, Anayasanın ihlal edildiği tespiti yapılmıştır.
Maddesinde düzenlemiş ve seyahat özgürlüğü vergi ödemenin vatandaşlık ödevi olduğu gerekçesiyle sınırlandırılmıştır; söz konusu düzenleme 12 Eylül 2010 Referandumuyla Anayasa’nın 23. Maddesinde; “Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir” şeklinde yapılan değişiklik ile 6183 sayılı Kanun’un uygulama olanağı kalmamış ve akabinde 6111 sayılı Kanun’un 165. Dolayısıyla müsadere edilen malvarlığı değerleri üzerinden tekrar vergi alınması meselesi aynı kaynağa mükerrer olarak yönelme sonucunu doğuracaktır[21]. Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş olmasının VUK md. 9/II uyarınca vergilendirmeye olumsuz etki yapmayacağı hususu vergilendirmenin temel bir kuralı olup, bu kural, hem suçtan elde edilen gelirleri hem de suç dışında yasaya aykırı faaliyetlerden elde edilen gelirleri içine almaktadır. Maddesine göre söz konusu suçtan kaynaklı kazanç müsadere edilecektir; Kabahatler Kanunu’nun 34. Maddesinde düzenlenen kumar kabahati yönünden ise yine aynı maddede kumar oynayan kişinin kumardan elde ettiği gelirine el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verileceği hükme bağlanmıştır. Maddesinde, “Bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır” hükmü, 27/1. Maddesinde de “…onbeşgün içinde sulh ceza mahkemesine başvurabilirler” hükmü düzenlenmiş olup, bu hüküm yasanın genel hükümleri arasında yer aldığından, tüm idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesine itiraz yolu açılmıştır.
Adli Yargı adına Cumhuriyet Başsavcısı, İdari Yargı adına Bölge İdare Mahkemesi başkanı çelenk koymakta ve kurumu temsil etmektedir. Atatürk “Eğemenlik kayıtsız şartsız milletbahsegel bonus kodu” demiş olup,millet iradesi en üst düzeyde TBMM de tezahür eder. Oysa anılan yönetmelik Atatürk’ün ilkesini ve Anayasal sistemi yok sayarak generallik sıfatını millet iradesinin de önünde nasıl temsil ettirmektedir? Bu sorunun cevabı,( esbabı mucibesi) yönetmeliğin tarihinde gizlidir.Yönetmelik 1981 tarihli olup o tarihte ihtilal kuralları geçerlidir ve ülkenin en büyük sözsöyleyeni netekim bir orgeneraldir. Maalesef bu ihtilal buyruğunu 25 yıllıdır sivil irade de benimsemiş ve kendi iradesini yansıtan bir düzenleme yapma gereği duymamıştır. Bürokrasi de birbirlerine “arz ve rica” ederek gölge yarıştırmaktadır. Ancak, avcılık, folklor ve spor derneklerinde meşguliyetlerinin gerektirdiği silahların sağlanmasına ve bulundurulmasına, İçişleri Bakanlığınca izin verilebilir. İzin belgesinde, silahın cinsi, niteliği ve miktarı açıkca belirtilir.
Bu yazımızda; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Hakaret” başlıklı 125. Fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan nitelikli hallerini inceleyecek, suçun bu bentlerde belirtilen nitelikli hallerinin “sosyal medya” üzerinden işlendiğinin iddia edildiği durumlarda görevli ve yetkili mahkemenin neresi olması gerektiğini açıklayacağız. Bir görüşe göre; seçimlerin “seçenler” ve “seçilenler” olarak iki süjesi bulunmaktadır. Seçim kanunlarında herhangi bir özneyi etkileyecek şartlarda yapılan değişikliğin uygulama alanına yönelik Anayasa m.67 dahilinde değerlendirme yapılırken, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından açıklanan seçim takviminin süjeleri etkileme şekline göre hareket edilmelidir. Şöyle ki; seçme yeterliliği ile alakalı yasa değişikliğinde bir yıllık sürenin hesabında oy verme günü dikkate alınması gerekirken, seçilme yeterliliği, usulü ve yönetimi ile ilgili değişiklikte ise, YSK tarafından açıklanan takvimde seçilmeye yönelik icrai ve kesin hüküm içeren durumlara yönelik süreler, yani seçimlerin resmi takvim başlangıcı ile seçim günü dikkate alınmalıdır. Bu düşünceye göre; Anayasa m.67’nin son fıkrası ile korunan hukuki yarar, seçimler sırasında iktidarda olanın demokrasiye aykırı bir şekilde seçim yarışında avantaj elde etmemesine yönelik bir otokontrol sistemi oluşturmaktır. Bu yorumun, temsili demokrasi amacına hizmete elverişli ve gerekli olduğu ileri sürülmektedir. Maddesi Kanunun amacını; “kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemek” olarak öngörmüştür.
Ancak bugüne kadar gerçekleştirilen ödünç para verme işlemlerine yön vermesi ve bundan sonra 6361 sayılı Kanunda yer alan şartları sağlamayan kişilerin yasak faaliyetlerine yorumlanmasında sağlayacağı fayda göz önüne alınarak 90 sayılı KHK’nın esaslarından bahsedilecektir. Ödünç para verme işleriyle uğraşanlar, yaptıkları işi kayıtlı yapıp yapmamalarına göre, ikrazatçı ve tefeci olarak sınıflandırılmaktadır [5]. Bize göre ise; yorum (veya kıyas) yolu ile Yargıtay HGK’da dava açılabileceğinin kabulü gerekir. Aksi takdirde Yargıtay başkan ve üyeleri aleyhine dava yolu açık iken Danıştay mensupları yönünden bu yol kapalı olur. Her ne kadar kamu düzeninden olan görevli mahkemenin belirlenmesinde kıyas yapılamaz ise de, diğer yönden de Anayasal bir hak olan “hak arama hürriyeti” (AY 36. md.) ve iç hukukumuzun parçası olan AİHS’nin 13. Bu hakların ihlal edilmemesi uğruna kıyas yasağı ihmal edilerek görevli mahkeme olarak HGK kabul edilmelidir. Nitekim, pozitif hukukumuzda net olarak düzenlenen (HUMK’da) şahsi sorumluluk sebepleri, başvuru usulü ve başvuruyu inceleyecek yetkili mahkemeler konusu incelenirken, idari yargı özel olarak ele alınacaktır. Çünkü, sorumluluk halleri sözkonusu olunca genel kabule göre adli-idari hakim ayrımı olmamakla birlikte, görevli mahkeme konusunda yasada boşluk veya belirsizlik olduğunu söylemek mümkün. Bu noktada, mevcut duruma göre bazı tespitler yaptıktan sonra, çözüm önerileri getirilerek çalışmaya son verilecektir. İdare mahkemeleri tabir caizse idari yargının bel kemiğini oluşturur.
Hakim ve savcıların adliyelerde ayrı giriş kullandıkları ve arama tedbirine tabi tutulmadıkları bilinmektedir. Anayasanın “Parti kurma, partilere girme ve partilerden ayrılma” başlıklı 68. Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun üçüncü kısmının, birinci bölümünde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.308 ve 308/A’da düzenlenmiştir. CMK m.308; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisini düzenlerken, CMK m.308/A bölge adliye mahkemesi cumhuriyet başsavcılığının itiraz yetkisini düzenlemektedir. Başsavcı ve başsavcılık itirazları, olağanüstü kanun yolu olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı henüz kesinleşmemiş kararlara, yani bozma kararlarına karşı da itiraz kanun yoluna başvurabilir.
Bir suç nedeniyle savcılık soruşturması aşamasında mahkeme tarafından verilmesi gereken kararlar Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir. Müşterilerimizin güvenliği bizim için özel öneme sahip olup, tüm kişisel verileriniz tüm idari ve teknik tedbirler alınarak en güvenilir seviyede internet sitemizde korunmaktadır. İnternet tarayıcılarındaki çerez ayarları hakkında daha detaylı bilgi için aşağıda belirtilen linkleri inceleyebilirsiniz. Kripto ticaretini düşünmenin bir yolu, modern finans mühendisliğinin tüm silahlarını (türevler, opsiyonlar, yüksek hızlı işlem vb. ve satımcıların kazanç peşinde kullandıkları tüm hileler) kullanan, bir finansal ticaret pazarının öykünmesine dayanan çok oyunculu bir e-spor kumar yarışması olarak düşünmektir. Oyunlar ve kumar, oyunu daha heyecanlı kılmak ve olası ödülleri daha çekici kılmak için risk almayı ödüllendirdiğinden, finansal krizler yaratan yüksek kaldıraçlı ve opak türden “finans”ın taklit edildiği kripto oyunu, toplumun daha azının istediği türdür. Kripto işlemleri ayrıca kumarla “kapalı döngü” yapısını (closed loop structure) paylaşır. Kumarbazlar, bir kumarhaneye veya çevrimiçi kumar oyununa para (itibari para birimi) getirir, sonuçlara göre bahse girer ve kazançları veya kayıpları tekrar paraya dönüştürürler. En önemlisi, kripto işlemleri, geleneksel finansal sistemin diğer uzuvları gibi, Federal Rezerv’in son çare borç veren (lender of last resort) olarak sürekli genişleyen rolünden de kaçınılmaz olarak faydalanacak; ayrıca, sistemik riski kontrol etme çabalarında FSOC (Financial Stability Oversight Council; Finansal İstikrar Gözetim Konseyi) hesabının bir parçası haline gelecekti.
Bu sebeple, adli yargı devletin, düzen sağlama, gerektiğinde kılıçla cezalandırma, haksızdan alıp, haklıya hakkını verme halidir. Oysa idari yargı devletin nefs muhasebesidir, hata kendi kendinden hesap soran “devletin vicdanıdır.” Kısaca kendisinden hesap sorulabilen devlet demokratik devletin olmazsa olmaz koşuludur. Yukarıda anılan çelişkiye rağmen, yürütmenin durdurulması müessesi etkin bir şekilde kullanıla gelmekte olup, idari yargı var olduğu sürece de kullanılacaktır. Bu sakıncalı duruma hakimi zorlayan da, Anayasa ve yasadaki düzenlemenin çarpıklığıdır. Bu düzenlemeler yapılırken yasa koyuncunun öncelikle idare karşısında yargıyı sınırlandırma amacı güttüğü, bunun yanında yürütmeyi durdurma müessesinin “tedbir” özeliğini dikkate almadığı anlaşılmaktadır. Çünkü tedbir için açıkça hukuka aykırılığın tespiti gerektiği gibi, bunun tespiti demek, uyuşmazlığı tedbir aşamasında sonuçlandırmak demek olur.
Anayasa; yürürlüğe girdiğinde tüm sorunları çözecek bir metin olmadığı gibi, bazı zamanlarda sorunların artmasına, hatta içinden çıkılamaz hale gelmesine de yol açabilir. Nihayetinde; normlar hiyerarşisinin tepesinde olan anayasa, yazılı hukuk düzeninin kaçınılmaz bir ihtiyaca ve isteğe dayanan temel kaynağıdır.Bu öneri; sadeliği ve kısalığı ile ön plana çıkmakta, kişi hak ve hürriyetleri ile yönetim sisteminin çerçevesini, Başlangıç hükümleri ve toplam 23 maddede belirlemektedir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Genel Hükümler” başlıklı birinci kitabının “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı ikinci kısmının “Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler” başlıklı ikinci bölümünde düzenlenen meşru savunma, meşru savunmada sınırın aşılması ve haksız tahrik müesseseleri, birbirinden ayrılması kolay olmayan Ceza Hukuku kurumlarıdır. Bu kurumların birbiri ile karıştırılması, yanlış anlaşılması veya somut olaya yanlış şekilde uygulanması sıklıkla karşılaşılabilen bir durumdur. Bu nedenle, bu kurumlar arasında farklılığın açık şekilde ortaya koyulması ve bu üç kurumun olması gerektiği biçimde anlaşılması önem arz etmektedir.